“Kötülük Problemi”
adındaki teze göre, Allah’ın kötülüklere izin vermesi
O’nun kötü olduğunu gösterir. Oysa meseleye daha yakından baktığımızda, yeryüzündeki en büyük
kötülüklerin kaynağının “insan” olduğunu görmekteyiz.
Bencillik, mal hırsı, kan akıtma, zulüm, iltimas, cinsel
sapmalar... Bunlara yol açmak insanın tercihi dâhilinde-
dir. İnsan bencillik yerine paylaşmayı, zulüm yerine beraber
yaşamayı, iltimas yerine adalet ve hakkaniyet duygularını,
cinsel sapmalar yerine meşru evlilik yollarını tercih etseydi,
yeryüzü bir nevi “cennetten bir parça” gibi olacaktı.
İnsan kaynaklı olmayan kötülükler ise hastalık, doğal
afet, ölüm gibi durumlardır. Bunlar da evrenin bir parçası-
dır. Söz gelimi hastalıklar olmasa insan sonsuz olurdu ki,
sonsuzluğun yeri burası değildir. Yine acı olmasaydı insan-
lar hastalıklarını anlayamazlardı. Hatta acı ve ağrı hissi
olmadığı için, intihar eden ve adam öldürenlerin sayısı
şimdiki istatistiğe oranla çok fazla olurdu. Aynısı hayvan-
lar için de geçerlidir. Eğer acı olmasaydı, yaşama içgüdüsü
bu denli güçlü olmaz ve hayatlarını devam ettiremeyen hay-
vanlar sebebiyle ekolojik denge işleyemezdi.
Şimdi bir anlık tersini düşünelim: Ya Allah olmasay-
dı? Hitler ile katlettiği bebekler, işkenceciler, tecavüzcüler
kurbanları ile birlikte “sonsuzluk uykusuna” dalacaklardı!
Bu tablo çok adil ve iyi midir? Ateistler, geçici dünya ha-
yatındaki sorunlara karşı merhametli davranıyor gibi görü-
nürlerken, sonsuz hayat adaletsizliğini kabul etmekte zor-
lanmamaktadırlar! Bu da onların bir diğer çelişkisini ortaya
çıkarır niteliktedir.